Kıta Avrupası ve Anglo-Amerikan Hukuk Sistemleri Dahilindeki Seçme Bazı Ülkelerde Hukuk ve Avukatlık Eğitim Programlarının Karşılaştırmalı Bir Değerlendirilmesi*
Yazan: Hukukçu Nefide İrem Aydın**- Öykü Didem Aydın
I. Genel Olarak
Türkiye ve dünyada avukatlık eğitim programlarını karşılaştırmalı olarak inceleyeceğimiz bu çalışmada öncelikle ülkemizi G7’ler adı verilen dünyanın ekonomik bakımdan en gelişmiş sayılabilecek ülkelerinin bir kısmı ile karşılaştırmayı seçtik. Bunun nedeni, bu ülkelerdeki hukuklaşma oranının yüksekliği ile hukukun, toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel ve bireylerarası düzlemlerde son derece önem verilen bir müessese olmasıdır. Gerçekten, aynı zamanda, gelişmiş ve demokratik olma özelliğini gösteren bu ülkelerde gerek sanayileşme sonrası bilgi toplumunun isterlerini yerine getirmek ve küresel düzende önemli rol oynamak açısından gerek çoğulculuk ve sivil toplumu geliştirme ile toplumsal barışı korumak gerekse de kamusal ve özel hukuksal iliskilerin temel çerçevesini ve uygulamasını belirlemek erekleri açısından avukatlık mesleğinin çok önemli bir rolü vardır.
Yine, bu ülkelerdeki hukuk öğreniminin özelliklerine kısaca değinmekte de yarar vardır. Şöyle ki, herhangi bir hukuk sisteminde avukatlığa hazırlık süreçlerinin hukuk öğreniminin gösterdiği yapı ve tarza göre değişiklikler gösterdiği söylenebilir. Çünkü avukatlık eğitim programlarının niteliğinin, hukuk öğreniminin niteliği ile doğru orantılı olduğu gözlenmiştir.
Bilindiği gibi ülkemizde hukuk öğrenimi, ilk öğretimi takiben üniversite sınavlarını kazanarak başlanılan asgari dört yıllık bir süreçte sömestrlere ya da yıllara göre dağılmış belli başlı zorunlu ve seçmeli derslerin izlenip her ders için ayrı ayrı sınavların başarılması ile tamamlanır. Devlet ve özel üniversiteler arasında bu açıdan bazı farklar gözlense de, takip edilen dersler ve sınavlar dikkati çekecek ölçüde bir farklılık göstermezler.
Hukuk öğrenimi süreci özellikle Kıta Avrupası ve Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde temel bazı farklılıklar gösterirken, Avrupa içinde ya da Anglo-Amerikan sistemine dahil kabul edilebilecek kimi ülkeler arasında da farklılıklar mevcuttur.
Kıta Avrupası hukuk sistemi içinde yeralan pek çok ülke sisteminin dayandığı ve önde gelen bir hukuk düzeni kurmuş bulunan Almanya’da hukuk öğrenimi ortalama onüç sömestr, beş buçuk yıldır. Yakın zamana kadar, bunun ilk dört sömestri, ön lisans (Grundstudium) adı altında ön diploma sınavına (Zwischenprüfungklausur) kadar geçen süreyi kapsıyor, dördüncü sömestr sonunda, öğrencilerin hukuk öğrenimine, hakimlik, savcılık ya da avukatlık mesleğine uygun olup olmadıklarını saptamak için ön diploma sınavı yapılıyordu. Bu sınava iki kez katılma hakkı vardı ve iki denemede sınavı başaramayan öğrencilerin hukuk fakültesi ile ilişiği kesiliyordu. Ancak bu uygulamaya –çok ağır olduğu ve birinci devlet sınavında da hukukçu adaylarını mesleğe uygunluk kriterlerine göre elemenin mümkün olduğu- gerekçesiyle, 1993 yılının yaz sömestrinde son verilmiştir.
1993 yılından beri süregelen uygulamaya göre, öğrenciler birinci devlet sınavına ilk müracaata kadar, birinci devlet sınavına katılabilmek için zorunlu oldukları derslere katılıp bu derslerin sınavlarını başarmak koşulu ile kesintisiz olarak eğitim görebilirler. Bu dersler şunlardır: Özel Hukuk (Özel Hukukun Tüm Dalları), İdare Hukuku (İdare Hukukunun Tüm Dalları) ve Ceza Hukukudur. (Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ceza Hukuku Özel Hükümler ve Ceza Muhakemesi Usul Hukuku). Birinci devlet sınavına katılabilmek ve hukuk fakültesi mezunu olabilmek için tüm bu derslerden en az iki sınav ve iki ev ödevinin başarılması zorunludur. Birinci sınavlar ve ödevler anılan derslerin temel öğrenimini ölçer iken ikinci sınavlar ve ödevler aynı konuların gelişmiş ve derinlemesine bilgisini ölçerler. Ayrıca anılan hukuk dallarının her birinden en az bir tane seçmeli dersin de belgelendirilmesi gerekmektedir.
Hukuk Fakültesi öğrencileri, kural olarak on üç sömestr olan eğitim sürecini (Birinci devlet sınavı sürecine kadar) yedi ya da sekiz sömestr de de tamamlayabilirler. Hatta birinci devlet sınavına katılabilmek için belgelendirilmesi zorunlu derslerin sınavlarını yedi dönem içinde başaran öğrencilere Freischuss adı altında ek bir üçüncü hak tanınmıştır. Birinci devlet sınavını başarabilmek için yalnızca iki hak vardır. Bu sınavı Adalet Bakanlığı’na bağlı Justizprüfungsamt (Adalet Bakanlığı Sınav Dairesi) yapar.
Tüm bu zorunlu ve seçmeli dersleri belgelendirdikten sonra, kural olarak, birinci devlet sınavına katılmaya hak kazanılır. Bu sınava kaydolduktan üç ay sonra girilmesi zorunludur. Sınav yazılı ve sözlü olmak üzere iki bölümden oluşur. Çoğu aday sınava Repiditorium adı altında sunulan fakülte dışındaki özel kurslara katılarak ortalama bir yıl hazırlanırlar. Fakültelerin birinci devlet sınavına hazırlık olarak düzenlediği katılımın zorunlu olmadığı kurslar ve deneme sınavları da bulunmaktadır. Ancak kurslardaki öğrenci sayısının fazlalığı nedeniyle, üniversitelerde yapılan deneme sınavlarının pek verimli olduğu söylenemez. Birinci devlet sınavı yazılıların yanında ev ödevi ve sözlü olmak üzere iki bölümden oluşur. Yazılı sınav yukarda anılan derslerin her birinden yapılır. Tek bir sınav beş saat sürer ve sınav süresinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler kullanılabilir. Sınavlarda oldukça ayrıntılı bir hukuki problem sorulur. Tanım ya da kavram sorulmaz. Ancak, bu çerçevede, ilgili tanımları, kavramları, öğreti ve içtihatları bilmeden sorulan problemin çözümü olanaksızdır. Anılan sınavlardan en az birini başarmak ve bu derslerden –isteğe göre seçilen- herhangi birinden dört haftalık bir hukuki olay çözümü ödevinin başarılması zorunludur. Bu ödevler, çoğunlukla başkalarının desteği ile dahi çözülemeyecek olan ve ancak birkaç hafta yoğun bir araştırma ve inceleme ile çözüm getirilecek karmaşık olay örgüleridir. Bu nedenle sınavların değerlendirilmesi oldukça sıkıdır.
Sınavların başarılması için gereken barajı aşan öğrenciler sözlü sınava girmeye hak kazanırlar. Baraj notu oldukça değişkendir. Diğer derslerden de, sınav başarılmasa bile geçme notuna yakın bir başarı gösterilmesi beklenir. Notlar sehr gut (çok iyi), gut (iyi), vollbefriedegend (tümü ie tatminkar: ortalamanın üstünde bir başarı), befriedegend (tatminkar,orta), ausreichend (yeter: eksiklikler olmasına karşın, ortalamaya uygun bir başarı) ve mangelhaft (yetersiz) olarak sınıflandırılır. Genel olarak, hukuk fakültesi öğretim üyeleri, yargıçlar, avukatlar, valiler gibi meslek insanları arasından seçilen beş üyeli bir sınav komisyonu önünde, beş adayın aynı anda katıldığı ve beş saat süren bu sınavda adayların başarılı olması için, kendileri ile birlikte aynı sınava katılan diğer adayların bulunması nedeniyle hazırcevap ve atılgan olmaları, tartışmalara sık sık katılmaları gereklidir. Sözlü sınavdan on sekiz üzerinden dört puan alan öğrenciler hukuk fakültesi mezunu olurlar ve staj başvurusu yapmaya hak kazanırlar.
Fransa’da geçerli olan eski sistemde hukuk eğitimi kural olarak, Türk sistemine çok benzer bir biçimde düzenlenmişti. 1999 tarihli Avrupa Birliği Bologna Bildirgesi’nin ardından kabul edilen yeni sistemde, medeni hukuk, anayasa hukuku, idare hukuku, ceza hukuku, hukuk tarihi ve yabancı diller okunur. Dört yıl süren öğrenimin sonunda ‘’Maitrise en droit’’ ünvanı kazanılır. Öğrenimin ilk iki yılındaki temel eğitim döneminde Fransız hukuk kültürünün temellerinin verilmesi amaçlanır. Alınan zorunlu ve seçmeli derslerinin sınavları yarı yıl sonlarında yapılır.
İtalya’da 3 Kasım 1999 tarihli yeni yasa hukuk eğitimine kredi sistemini getirmiştir. Buna göre, öğrencilerin belli başlı dersleri takip ederek her yıl ortalama olarak altmış kredi kazanmak zorunluluğu vardır. Öğrenciler toplam yüz seksen kredi topladıktan sonra temel öğrenimi bitirirler. Bu süreç toplam üç yıl sürer. Bu üç yılın sonunda öğrenciler “laurea’’ (Mezuniyet) derecesi kazanırlar. Mezunlar bu dereceleri ile bir çok işte örneğin sendikalar ve bankalarda çalışabilirler. Ancak mezunların pek azı bu meslekleri tercih eder.
Ülkemizde olduğu gibi, İspanya’da da yüksek öğrenim için öğrenci seçme sınavı vardır. Hukuk eğitimi en az dört yıl sürer. Öğrenciler fakülteyi, ortalama olarak, altı yılda bitirirler. 2000 yılında yeni bir öğrenim yasasının yürürlüğe girmesiyle, hukuk fakültesi öğrencileri ortalama olarak, haftada yirmi ile yirmi dört saat ders görürler. Bu derslerin çoğu zorunlu derslerdir. Hukuk fakültesi mezunu olabilmek için, İtalya’da olduğu gibi, öğrenciler belirli sayıda kredi toplamak zorundadır. Bir öğrenim yılı için öğrenciler yaklaşık olarak 500 Euro harç öder. Çok başarılı öğrenciler bu ücretten muaf tutulurlar.
İspanya’da hukuk eğitimi oldukça soyuttur. Kurpratikler çok az yapılır ve sınavlarda derste işlenen konular sorulur. Öğrencilerin derse aktif katılımı hemen hemen hiç yoktur. Öğrenciler, tıpkı ülkemizde olduğu gibi, öğretim üyesinin derste anlattıklarını not ederler. Öğrencilerden herhangi bir hukuk kitabını bilmeleri, öğrenmeleri beklenmez. Yalnızca ders notlarıyla sınavları başarabilirler. Buna rağmen başarı ortalaması beklenildiği gibi yüksek değildir. Yaklaşık olarak % 30- 35 civarındadır. Bitirme sınavı yoktur. Hukuk öğrenimi lisans derecesiyle tamamlanır.
1998 Sorbonne bildirgesi ile 1999 Bologna Bildirgesi’ni takiben Avrupa Birliği ülkeleri, Avrupa Birliği öğrencilerinin Birlik sınırları içindeki öğrenim hareketliliğini kolaylaştırmak için öğretim programlarını uyumlaştırmayı kabul etmiştir. Çeşitli Avrupa ülkeleri, bu uyum programına katılma çabaları göstermişlerdir. Örneğin Fransa, uygulayageldiği öğretim programının tersine, hukuk öğrenimini kredili bir sistem olarak düzenlemiştir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yasal açıdan bağlayıcı bir örnek bir hukuk öğrenimi sistemi yoktur. Hukuk fakültesi öğrencilerinin öğrenimiyle ilgili standartları saptayıp tüzük ve yönetmelikleri çıkarmak yasama organının değil, hukuk fakültelerinin, mahkemelerin işidir. Hukuk mesleğinin ülke çapındaki tek örgütü olan Amerikan Barolar Birliği (ABA) bir örnekliği sağlamaya çalışır. Öyle ki Amerika Birleşik Devletleri Eğitim Bakanlığı, ABA’nın “Hukuk Fakültesi Öğretimi ve Baroya Girişler Bölümü”ne “hukuk fakültelerinin denkliği için ulusal düzeyde tanınmış kurum” statüsü vermiştir. ABA, hukuk fakültelerinin avukat olabilmek bakımından yeterliliğinin tanınması ve denkliğine ilişkin standartları, örneğin standart hukuk öğretimi programlarını ya da öğretimle ilgili standartları belirler. Bugün, ABA’ca onaylanmış bir hukuk fakültesinden mezuniyet, elli eyalet ile ABD yönetim bölgelerinin hepsinde baro sınavına girişin bir ön koşuludur.
ABD’nde hukuk fakültesine giriş, hukuk fakültesine başlamadan önce herhangi bir başka yüksek öğrenim kurumunda üç ya da dört yıllık bir lisans eğitiminin başarıyla tamamlanmasını gerektirir. Hukuk fakültesine girebilmek için sadece üniversite ya da yüksek okul bitirme derecesinin yüksek olması değil aynı zamanda lise bitirme derecesinin de çok yüksek olması gerekir. Sonuç itibariyle hukuk fakültesi mezuniyeti, liseden sonra en az yedi yıl süren zorlu bir süreçtir. Böyle bir sürecin sonunda mezun olan Amerikan hukukçularının, “hukuk ve ekonomi”, “hukuk ve edebiyat” vb. alanlarda yetkin interdisipliner kuram ve uygulamaları yaratabilmelerine, Amerikan yargıçlarının bir davada onlarca sayfalık gerekçeler kaleme alabilmelerine şaşmamak gerek.
Çeşitli üniversiteler arasındaki nitelik ve not sistemleri farklılıkları nedeniyle, Amerika’daki hukuk eğitiminin temel sorunlarından biri, hukuk fakültesine giriş için nesnel ölçütler bulmaktır. Bu nedenle hukuk fakültelerinin bir çoğu, adayın Hukuk Fakültesine Giriş Testi’’ni (LSAT) başarmasını zorunlu tutar. LSAT puanı ve daha önce bitirilen üniversite, yüksekokul ya da kolej derecesinin yüksek olması hukuk fakültelerine giriş sürecindeki etkenlerdir. LSAT sınavı beş bölümden oluşur. Bu bölümler şunlardır: a) Okuduğunu anlama b) Analitik akıl yürütme c) Mantıksal akıl yürütme d) Kompozisyon. Bu sınav, Hukuk Fakültesine Giriş Konseyi tarafından yılda dört kez yapılır. LSAT sınavını başaran öğrenciler, hukuk eğitimi görmeye hak kazanırlar. Eğitim üç yıl sürer. Üç yılın sonunda mezunlar Juris Doctor (JD) ünvanınına sahip olurlar. Amerikan hukuk fakültelerinde öğrenciler, hangi dersleri alacaklarına karar vermekte oldukça serbesttirler. Ancak bazı dersler zorunludur. Hukuk fakültelerinin çoğu bir yarı yılda doksan saat kredi alınmasını öngörür. Zorunlu dersler şunlardır: Sözleşmeler Hukuku, Haksız Fiiller Hukuku, Eşya Hukuku, Ceza Hukuku, Medeni Usul Hukuku ve Anayasa Hukuku.
Delil hukuku, anonim şirketler hukuku ve vergi hukuku Amerikan Barolar Birliği tarafından yeterliliği onaylanmış hukuk fakültelerinin yarısından da azında zorunlu dersler olmalarına rağmen, gerek baro sınavı gerekse pratikte taşıdıkları önem açısından hukuk öğrencilerinin çoğu bu dersleri alır.
II. Stajyer Avukatların Eğitim Süreci
A. Federal Almanya’da Avukatlık Staj Eğitimi
1. Staja Başvuru
Almanya’da, ülkemiz sisteminin aksine; avukatlık ile hakimlik ve savcılık stajı arasında bir ayrım yapılmamaktadır. Tüm stajyerler aynı staj eğitiminden geçerler. İkinci devlet sınavındaki başarı kriterlerine göre, hakim, savcı ya da avukat olmaya hak kazanırlar. Hakimlik mesleğini seçebilmek için ikinci devlet sınavından en az vollbefriedegend (ortalamanın çok üstünde bir başarı) almak gerekir. Staj süresi yirmi dört aydır. Hukuk fakültesinden mezun olan, yani birinci devlet sınavını başarmış olan adaylar, staj yapmak istedikleri eyaletteki yüksek mahkemeye staj başvurusu yaparlar. Bazı eyaletler ve bu eyaletlerdeki bazı kentler için kota vardır, örneğin Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’ndeki Köln, Baden Würtemberg Eyaleti’ndeki Freiburg kentleri gibi. Bu kentlerde staj yapabilmek için, çeşitli kriterler göz önünde tutulmaktadır. Bunların arasında, anılan şehirde yetişmiş olmak, ikametin anılan şehirde bulunması ya da anılan şehirde hukuk fakültesinde bilimsel bir görevin bulunması sayılabilir. Ancak tüm bu koşullar yerine getirilse bile, staja başlamak için oldukça uzun bekleme süreleri vardır (altı- dokuz ay). Staj eğitimi, Adalet Bakanlığı’na bağlı staj eğitim dairesinin gözetimindedir.
2. Genel Olarak Stajyer Avukatların Eğitim Süreci
Federal Almanya’da avukatlık, hakimlik ve savcılık stajı arasında bir ayrım olmadığını yukarıda belirtmiştik. Bu ülkede, avukat, hakim ve savcı stajyerleri aynı eğitim sürecine tabidir. Eğitim süreci, medeni hukuk, ceza hukuku, idare hukuku ve on ay bir avukat yanında staj görmek ile seçmeli bölüm olmak üzere dört ana bölümden oluşur:
Stajın eğitiminin medeni hukuk kısmı beş ay sürer. Bu süreçte stajyerlerin, atandıkları mahkemeye göre, sulh hukuk, asliye hukuk ya da ticaret mahkemelerindeki duruşmalara cüppe giyerek aktif biçimde katılması zorunludur. Her bir stajyerden, atandıkları mahkemede eğitici ve danışman niteliğindeki bir yargıç sorumludur. Bu eğitmen hakim, süreç sonunda stajyerlerin başarı durumunu puanlandırır. Stajın medeni hukuk kısmındaki eğitim süreci şu şekilde işler: Eğitmen hakim, görülmekte olan dava dosyaları arasından örneğin duruşması bir hafta içinde yapılacak bir tanesini seçerek replik, düplik ara karar ve karar yazması için stajyere verir. Bu bir hafta süre zarfında stajyerden, duruşması olacak olan davayla ilgili, tıpkı bir hakim gibi karar yazması beklenir. Böylelikle stajyer duruşmada dosyaya tamamen vakıf olacak, duruşmayı kolaylıkla takip edebilecektir. Stajyerin, dava dosyası ile ilgili karar yazması eğitmen hakim tarafından titizlikle değerlendirilir ve yapılan yanlışlar konusunda stajyerle yüzyüze tartışılır. Stajın medeni hukuk kısmında, her bir stajyer ortalama olarak, haftada iki duruşmaya katılır ve doğallıkla bu duruşmaların dava dosyalarını hazırlar. Bu beş aylık süre zarfında, haftada bir kez olarak bir ay süren ve avukatlık, hakimlik ya da savcılık mesleğinin teorik ve pratik temellerini oluşturmayı amaçlayan bir eğitim kursu da düzenlenir. Bu kurs, haftada bir kez olup, günde dört saattir. Bu dört saatte dosya sunumları ve seminerler yapılır ve stajyerler arasındaki jargonda avukatlık sınavı olarak da adlandırılan ikinci devlet sınavına yönelik deneme sınavları yazılır.
3. Savcılık Aşaması
Staj eğitiminin savcılık kısmı üç ay sürer. Üç ay boyunca haftada bir kez dört saat eğitim kursu vardır. Staj eğitiminin bu bölümünde de tıpkı medeni hukuk kısmında olduğu gibi, dosya sunumları ve seminerler yapılır. Deneme sınavları yazılır, iddianame hazırlanır, duruşmalara girilir Bu üç ayın sonunda, gerçek bir duruşmada stajyere savcı görevi verilerek, iddia makamı olarak savcılığı temsil etmesi sağlanır. Bu süreç sonunda, stajyere yanında görev yaptığı savcı tarafından başarı durumu puanı verilerek savcılık stajının sona erdiği belgelendirilir.Bu belge, stajyerin Adalet Bakanlığı’ndaki dosyasına eklenir.
4. İdari Birim Nezdinde Staj Aşaması
İdare stajı, avukatlık, hakimlik ve savcılık stajında dördüncü duraktır ve üç ay sürer. Stajyerler bu süreci yerel idarelerde yaparlar. İdare stajı stajyerin isteği üzerine, Speyer’de bulunan Amme İdaresi Yüksek Okulu‘nda da tamamlanabilir. Bu bölümde stajyerler yerel idarelerin belirli birimlerinde görev alırlar, örneğin İmar ve yapı denetim kurumları gibi. Stajyerler yerel idarelerde hukuki süreçlerin işleyişleri hakkında bilgi edinirler ve görevli memurlara bu süreçte hukuki yardım sağlarlar. Yine bu süreç sonunda da adaylar başarı durumlarına göre değerlendirilir.
5. Avukat Yanında Staj Aşaması
Avukat yanındaki staj on ay sürer. Bu süre staj eğitiminin hedeflerine ters düşmemesi koşuluyla, herhangi bir noter ya da şirkette de tamamlanabilir. Bu stajın, stajyer hangi eyaletin kentinde staj yapıyorsa, o kentteki baroya kayıtlı avukatın yanında yapılması zorunludur. Bu sürecin diğer bölümlere göre daha uzun sürdüğü göz önünde bulundurulursa, stajyer, avukatlık mesleğinin inceliklerini kavrama olanağını bu staj sırasında bulabilir. Bu sürede stajyerlerden davaya hazırlanma, dava dilekçesi hazırlama ve ilgili dava konusunda emsal kararları araştırması beklenir. Bu süre sonunda da stajyere başarısına göre yanında staj yaptığı avukat tarafından belge verilir ve bu belge Adalet Bakanlığı’nda bulunan staj dosyasına eklenir.
6. Seçmeli Bölüm
Stajın seçmeli bölüm kısmı beşinci ve son duraktır ve üç ay sürer. Seçilen ders avukatlık sınavı olarak da adlandırılan ikinci devlet sınavının, dava dosyası sunumu bölümünün konusuna da belirler. Eğitimin bu bölümünü nerede tamamlayacaklarını stajyerler kendileri seçebilirler. Seçimlik bölüm, Almanya dışında da yapılabilir. Çoğu stajyer değişik ülkelerin hukuk sistemlerini öğrenmek ve yabancı dillerini kullanmak için, ülke dışındaki yabancı hukuk bürolarını tercih eder. Almanya’da hukuk eğitimi görmüş ve staja devam eden çok sayıda Türk vatandaşı stajyer vardır.Bu stajyerler çoğunlukla bu seçimlik bölümü Türkiye’deki hukuk bürolarında tamamlamayı tercih etmektedirler. Seçimlik bölümün ağırlıklı konuları şunlardır: 1) Medeni Usul Hukuku 2) Ceza Usul Hukuku 3) Anayasa ve İdare Hukuku 4)Vergi Hukuku 5) İş Hukuku 6) Ekonomi Hukuku.
B. Fransa’da Staj Eğitimi
1. Staja Kabul Sınavı (Avukatlık Okulları)
Avukatlık mesleğini icra edebilmek için, mezunların Fransa’daki otuz üç bölgesel avukatlık okullarından (Centres Regionaux de Formation Professionelle-CRFP) birinin kabul sınavını başarmaları gerekmektedir. Doktora yapmış mezunlar bu sınavdan muaftır.
Sınava hazırlık, üniversitelerin gönüllü olarak organize ettikleri enstitülerde yapılır.(Instituts d’ Etudies Judiciaires-IEJ).
2. Staj Eğitimi
Staja kabul sınavının başarılmasından sonra staj avukatlık okullarından birinde yapılır ve teorik ve pratik olmak üzere iki kısımdan oluşur. Stajın pratik kısmı, bir avukatın yanında, mahkemelerde ve diğer kamu kurumlarında tamamlanabilir. Stajın süresi 2004 yılında yürürlüğe giren yeni reform yasasının 130. maddesine göre on iki aydan on sekiz aya uzatılmıştır. Buna göre, staj eğitimi üç ana zaman dilimine ayrılmış olup, avukatlık mesleğine giriş sınavına katılmaya (Certificat d’Aptitude a la Profession d’Avocat-CAPA) hak kazanmayla sona erer.
2004 yılında yürürlüğe giren reform yasasından önceki uygulamaya göre; iki senelik avukatlık okulundaki staj eğitimine ek olarak yapılan avukat yanındaki zorunlu eğitim (Stage) anılan yasa tarafından kaldırılmıştır. CAPA sınavını başarmak ve Baro Levhası’na yazılmak için yemin avukatlığa kabul hakkı sağlar.
III. Stajyer Avukatların Sosyal Hak ve Sorumlulukları
A. Almanya’da Stajyerlerin Sosyal Hak Ve Sorumlulukları
1. Stajyerlerin Hakları
Hukuk stajı eğitimi, Almanya’da çeşitli yasa ve yönetmeliklerde düzenlenmiştir. Bunlardan başlıcaları, ikinci devlet sınavından sonra, hakimlik mesleğini icra etmek isteyen bir stajyerin yerine getirmesi gereken koşulları belirleyen Hakimler ve Savcılar Kanunu ve Memurlar Kanunudur. Yakın zamana kadar stajyerler memur statüsündeydiler. Memur statüsünde iken, memurların sahip olduğu; emeklilik ve tam anlamıyla sağlık güvencesi gibi tüm haklara sahiplerdi. Kısa bir süre önce getirilen yasa değişikliği ile, stajyerlerin sosyal hakları oldukça sınırlandırılmıştır. Şimdiki uygulamada stajyerler, devletle yani Adalet Bakanlığı ile kamusal eğitim ilişkisi içinde bulunurlar ve bir nevi sözleşmeli personel statüsündedirler. Hakları önceki uygulamaya göre oldukça sınırlandırılmıştır. Stajyerlere ülkemizden farklı olarak, devletle kamusal eğitim ilişkisi içinde ve sözleşmeli personel statüsünde oldukları için, eyalet tarafından ücret ödenir. Ödenen ücret eyaletten eyalete farklılık göstermekte ve stajyerin yaş durumuna göre değişiklik göstermekle birlikte, hemen hemen her eyalette-küçük farklar dışında- aynıdır. Aylık brüt ücret Kuzey Ren Vesfalya (NRW) eyaletinde dokuz yüz yirmi Avrodur. Bu miktardan sosyal sigorta ve hastalık sigortası primi kesilir. Stajyer ücreti, Almanya’nın güneyinde; örneğin Baden Württemberg eyaletinde, brüt sekizyüz elli civarındadır. Avrupa Birliği’ne üye olmayan- Türkiye gibi- ülke vatandaşı olan stajyerler daha az ücret alırlar. Bu stajyerlere ödenen meblağlar aslında ücret olarak nitelendirilmez. Buna ‘’Subvention der Ausbildung’’ Eğitim Desteği! denir. Almanya’da yaklaşık dört milyona yakın yurttaşımızın olduğu, bunların ikinci kuşak olarak adlandırılan çocuklarının yüksek öğrenim görenlerinin, genellikle hukuk eğitimini tercih ettikleri ve aynı zorlu hukuk eğitimi ve staj sürecini Almanlarla eşit olarak, birlikte tamamladıkları düşünüldüğünde bu adaletsiz uygulama batı adaleti hakkında somut olarak düşünmemizi gerektirir. Stajyerin staj sürecinde herhangi bir işte çalışması yüksek mahkeme başkanının iznine bağlıdır.
Stajyerin çalışmasına, stajı engellememesi koşulu ile genellikle izin verilir. Stajyerin beş aylık staj bölümü-örneğin; Medeni Hukuk Bölümü’nde- dört haftalık izin hakkı vardır. Engelliler ek izin alabilirler. Stajyerin özel durumlarında- evlenme, boşanma, bir yakının vefatı, hamilelik gibi- özel izin verilir. Ancak bu durumlarda ücret ödenmez. Hamilelik durumunda stajyerlerin ücretinin ödenmesinin devam edilmesine ilişkin herhangi bir hakkı yoktur. Annelik Yasasının 14. maddesine göre; eyalet, stajyere sağlık sigortası tarafından verilen annelik yardımı ve eyaletin verdiği yardım arasındaki farkı ödemekle yükümlüdür. Hastalık durumunda, stajyere, eğer stajın dört haftalık ilk bölümünü tamamlamış ise ücret ödenmesine devam edilir. Stajyer, staja başladıktan sonra ilk dört hafta içinde hastalanırsa herhangi bir ücret ödemesi yapılmaz. Stajyerler, ayrıca stajlarını yaptıkları eyaletin bulunduğu kentin belediyesinden kira yardımı da alabilirler.
Stajyerler, devletle kamusal eğitim ilişkisi içinde oldukları ve sözleşmeli personel statüsünde oldukları için, işsizlik sigortasından yararlanırlar. Bu nedenle, ikinci devlet sınavının bitiminde, herhangi bir iş bulamama, maddi olanaksızlıklar nedeniyle büro açamama ya da herhangi bir nedenle ruhsat alamama durumunda işsizlik yardımı alırlar.
B. Stajyerlerin Sorumlulukları
Federal Almanya’da stajyerlerin öncelikli sorumlulukları arasında, yukarıda anlatılan eğitim süreçlerine düzenli olarak devam etmek, danışman hakimlerce kendilerine verilen orjinal dosyaları hazırlamak, duruşmalara katılmak ve her eğitim aralığında haftada bir kez verilen eğitim kurslarına katılmak ve bu kurslarda –ikinci devlet sınavına-hazırlık olarak yapılan deneme sınavları ve eğitim seminerlerine katılmak sayılabilir.Tüm bu sayılanlar staj eğitimi ile ilgili yükümlülüklerdir. Stajyerler, hastalık durumunda staj yaptıkları mahkemeyi vakit geçirmeksizin bilgilendirmelidirler.Hastalıklarının üç günden uzun sürmesi durumunda, doktor raporu istenir.
Stajyerlerin sosyal sigorta yükümlülüğü vardır. Hastalık durumunda herhangi bir yardım almazlar. Staj süresinde stajyerler hastalık sigortası yaptırmaya zorunludurlar. Aylık hastalık sigortası primi, sigortalar arasında farklılık göstermekle birlikte genellikle yüz-yüz elli euro civarındadır. Stajyerlerin yasal emeklilik sigortası yaptırmak yükümlülüğü yoktur.Stajyerlere memurin kanunu hükümlerine göre,malullük ve yaşlılık sigortası ödenmektedir.Görevden ayrılma durumunda sigortanın devamı gündeme gelir. (Nachversicherung )
İspanya’da stajyer avukatların bir ya da iki sene kadar, baroya kayıtlı avukatların yanında ücretsiz ya da çok az ücret alarak çalışabilirler. Bu döneme “Pasantia’’ (Geçiş dönemi) denir. Herhangi bir avukatın yanında bir staj yeri bulmak oldukça zordur. Stajyer avukatlar genel sağlık sigortası sistemine tabidir.
IV. Stajyer Avukatların Avukatlığa Geçişte Yeterliliklerinin Değerlendirilmesi
A. Federal Almanya ve İkinci Devlet Sınavı (Avukatlık Sınavı) Süreci
Stajyerler yukarıda ilgili bölümde anlattığımız staj eğitimlerini tamamladıktan sonra, ikinci devlet sınavına kayıt yaptırmaya hak kazanırlar.
Stajın yirmi birinci ayında avukat, hakim ve savcı adayları Adalet Bakanlığı’na bağlı Eyalet Sınav Komisyonu tarafından ikinci devlet sınavına kabul edilirler. İkinci devlet sınavı yazılı ve sözlü olmak üzere iki bölümden oluşur. Yazılı bölümde, stayerler yukarıda anlatılan hukuk bölümlerini içeren toplam sekiz sınava katılırlar. Bu sınavlarda adaylara pratik olay sorulur. Adayın, pratik olayla ilgili içtihatı ve öğretiyi bilmesi ve tüm bunları doğru kullanması beklenir. İkinci aşama sözlü sınavdır. Bu sınavda adaylara gerçek bir dava dosyası ve yaklaşık yarım saatlik hazırlık süresi verilir. Bu sürenin sonunda, adaylar önce dosya sunumu (Aktenvortrag) biçiminde dosyayı özetlemek, dosyadaki problemler, biliniyorsa emsal kararlara da işaret ederek komisyona aktarırlar. Sınav komisyonu, birinci devlet sınavında olduğu gibi öğretim üyesi, hakimler, avukatlar, savcılar ve benzeri meslek insanları arasından seçilen beş üyeden oluşmaktadır. Bu sınav başarıldıktan sonra avukatlık yapmak isteyen aday, Avukatlık Kanununun ilgili hükümlerine göre herhangi bir baroya başvurur, kaydını yaptırır ve ruhsatnamesini alır.
B. Fransa’da Avukatlık Mesleğine Giriş
Fransa’da Hukuk Fakültesi’ni bitiren avukat adayı Barolarca organize edilen yerel eğitim kurumlarına müracaat eder. Bu eğitim sürecine başlamak için bir giriş sınavı vardır. Sınav, yasalar, makaleler, kararlar hakkında sorulan iki yazılı ve beş sözlü sınavdan oluşur. Yazilı sınavların ilkinde öncelikle bilgi ölçülmez, daha çok akıl yürütme ve mantıksal çıkarsama yapma becerisi ile dili kullanma becerisini ölçülür. İkinci sınavda ise medeni hukuk ve adayın seçtiği seçimlik derslerden bilgi ölçme sınavı yapılır. Sözlü sınavda, adaydan, büyük sözlü sınavı adı verilmektedir, herhangi bir hukuksal konuda tebliğ sunulması beklenir. Bu sınavda akıl yürütme ve sav ortaya koyma (argümentasyon), dilin kulanımı ve zihin berraklığı ölçülür. İkinci sözlü sınavda usul hukuku ağırlıklı hukuksal bilgiler sorulur. Sınavı başarmak zordur. Adayların % 30-35’i başarılı olabilir. Yine, sınavlara hazırlık için özel dersaneler de bulunmaktadır ve bunların ücretleri, yaklaşık 1600 avrodur. Kurs temel hukuk alanlarında 18 ay sürmektedir ve sonunda bir bitirme sınavı vardır (CAPA). Bu sınavı bitirenler, avukat olarak baroya kayıtlarını yaptırabilirler.
C. İtalya’da Avukatlık Mesleğine Giriş
İtalya’da avukatlık mesleğine giriş, iki şekilde olur: Stajyerler, bir avukatın yanında iki sene staj yaparlar. Her bir stajyerlerin, staja düzenli olarak devam ettiğinin kanıtı olarak, bir staj dosyası bulundurulur. Bu dosyaya stajyerlerin katıldıkları duruşmalar (Bir sömesrde en az yirmi duruşmaya katılmaya zorunludurlar). Müvekillerle sözlü görüşmeler kaydedilir.
Diğer bir yol ise, avukatı yanında staj yapmanın yanı sıra, bir avukatlık okuluna devam etmektir. Bu avukatlık okulları 1997’de üniversitelerin bünyesinde kurulmuştur. Avukatlık okullarına devam etmek zorunlu olmasa bile, avukatlık mesleğine kabul koşullarını kolaylaştırırlar. Okula kabul edilebilmek için, medeni, ceza, idare hukuku ve ceza usul hukuku dallarında yapılan çoktan seçmeli giriş sınavının iyi bir notla başarılması gerekmektedir.
Avukatlığa kabul edilebilmek için, avukat adayları sekiz saat süren, sözlü ve yazılı olarak üç hukuk dalında yapılan bir sınavı başarmak zorundadırlar. Baro bu sınavlara reform teklifleri getirmiştir. Buna göre, avukatlık okullarından birine devam etmiş stajyer adayları, yalnızca aldıkları seçimlik derslerinde yazılı ve sözlü sınava girmekle yükümlüdürler.
D. İspanya’da Avukatlık Mesleğine Giriş
1. Abogado (Avukatlık)
Yeni mezunlar, hemen baroya kayıt yaptırabilirler. Ne yazık ki ülkemizde olduğu gibi, avukatlık sınavının getirilmesine ilişkin tüm çabalar sonuçsuz kalmıştır. Bu ülkede, hukuk öğretiminin neredeyse tamamen teorik olması nedeniyle, bir çok stajyer, bir yıldan iki yıla kadar herhangi bir hukuk bürosunda ya ücretsiz ya da çok az ücret olarak çalışırlar.
2. Procurador (Dava Avukatlığı)
İspanya’da dava avukatları, İngiltere’deki Barrister’larla karşılaştırılabilir. İspanya’da, vatandaşlar ve dava avukatı olmayan hukukçular dava süreçlerini kendileri takip edemezler. Dava süreçlerini dava avukatı tutarak takip ederler. Bu durumda dava avukatı, dava avukatı olmayan abogadoyla iletişim halinde olur ve ona dava dosyasının hazırlanmasında, hukuki yazışmalarda yardımcı olurlar. Avukatlar, dava avukatlarına noterden vekalet vermek zorundadır.
E. Amerika Birleşik Devletleri’nde Avukatlık Mesleğine Giriş (Bar Exam) Baro Sınavı
ABD’nde kural olarak, JD, yani hukuk mezuniyeti derecesi baro sınavına girmenin ön koşuludur. Baro sınavı hukuk fakültesi mezunları için zor bir sınavdır ve yoğun olarak hazırlanmayı gerektirir. Hemen hemen bütün eyaletler, baroya girişin ön koşulu olarak, baro sınavının başarılmasını zorunlu kılar.
V. Baroların Staj Eğitim Hedefleri
A. Almanya
Federal Almanya’da baroların bu alanda bir rolü yoktur. Süreç yukarıda anlatıldığı gibi Adalet Bakanlığı gözetiminde işler. Amaç, avukat, savcı ve yargıçların üstün bilgili iyi uygulamacılar olmasını sağlamaktır.
B. Fransa
Fransa’da baroların avukatlık staj eğitiminde hemen hemen hiçbir rolleri yoktur. Staj avukatlık okullarında yapılır. Avukatlık okulları ücretlidir. Fransa’da barolar, ancak mesleğe kabulden sonra, avukatların mesleki, etik ve müvekkilleri ile ilişkilerini düzenleyen meslek kuruluşları olarak örgütlenmişlerdir. Baroların amacı, bünyelerine avukatlık okullarınca yetiştirilmiş mesleki ve teknik anlamda iyi yetişmiş avukat kabul etmektir. Bu bağlamda barolar stajyer avukatlara mesleki olarak yetişmelerinde herhangi bir imkan sağlamaz.
C. İtalya
Baroların, avukatlığa geçiş sürecinde doğrudan bir rolleri yoktur. Baroların hedefi avukatlığa geçişte, bünyelerine teknik olarak iyi yetişmiş avukat kabul etmektir. Daha önce de değinıldiği gibi, İtalya’da 1997 yılında yapılan yasa değişikliğiyle bazı üniversitelerde hukuk meslek uzmanlık okulları açılmıştır. Bu okullarda teorik ve pratik eğitim verilmektedir. Bu okullara devam zorunlu değildir. Ancak, okulu tamamlamış olmak, normal koşullar altında zorunlu olan ve bir avukat yanında iki yıl sürmesi gereken staj eğitimini bir yıla indirir. Bu nedenle, okullara devam eden avukat adayları diğer adaylar karşısında daha avantajlıdır. Stajyer avukatların hukuk okullarındaki masrafları, çalıştıkları hukuk bürosu tarafından da ödenebilir.
D. İspanya
İspanya’da, çeşitli hükümetlerin baroların baskısıyla gösterdikleri avukatlık sınavına ilişkin reform çabaları başarılı olamamıştır. Bu bağlamda barolar stajyer avukat yetiştirme ve kendi amaçlarını -teknik ve etik olarak baroya kabul ettikleri stajyer avukatların iyi yetişmiş olması- gerçekleştirmekte yetersiz kalmaktadırlar. İspanya’da barolar, stajyer avukatlara herhangi bir maddi destek sağlamamaktadır.Aksine, stajyer avukatlar çalıştıkları hukuk bürolarına eğitim ücreti ödemek ya da bu bürolarda ücretsiz çalışmak durumundadırlar. Stajyerlerin çok azı çalıştıkları bürolardan ücret alır.
VI. Baroların Stajyer Avukatları Yetiştirme Modelleri
Yukarıda incelediğimiz ülkelerle ilgili açıklamalar gözönünde tutulacak olursa, avukatları yetiştirme modelleri, baroya bağlı, üniversite-baro işbirliğine bağlı ve Adalet Bakanlığı’na bağlı olmak üzere üç sistem olarak tasnif edilebileceği düşünülebilir. Baroya bağlı sistemlerde geçerli olan model özellikle kuramsal eğitimden çok, mesleğe has pratik bilginin, deneyimin ve etik değerlerin stajyere kazandırılmasıdır. Üniversite-baro işbirliği modelinde kuramsal ve pratik bilgilerin avukat adayına kazandırılması amaçlanır. Bu model, yerleşmiş ve kurumsallaşmış “Avukatlık Okulları” gerektirir. Özellikle Avrupa’da, kuramsal bir süreç olarak kabul edilen hukuk öğreniminin hemen ardından avukatlığa başlanılmasının pek doğru olmadığı inancı geçerlidir. Gerçekten, avukatlık okulları modelinde, stajyerlere gerekli kuramsal, mesleki ve etik davranış ilkeleri salt bilgisel bir aktarım olarak değil, avukatlığa has davranış ve yaklaşım ilkelerini benimsetmeyi hedefleyen kapsamlı bir “eğitim” olarak verilir.
VII. Bir Karma Sistem Olarak İngiltere Örneği
İngiltere’de avukatlık mesleğine giriş, nerede ise üstün bir sosyo-kültürel elit ve mesleki sınıf olarak kabul edilen avukatlık mesleğine son derece incelikli ve derinlikli olarak hazırlanmayı gerektirir.
Aşağıda öncelikle bu ülkede mevcut olan Barrister (Dava avukatı) ve Solicitor (davalara hazırlık ve diğer hukuk alanlarında görev yetkisi) olan hukukçular arasındaki ayrıma işaret etmek gereklidir.
Yine bu ülkede, hukuk fakültesi mezunlarının yanında, hukuk fakültesi mezunu olmayanlar, başka fakültelerden mezun olanlar da avukat adayı olabilirler.
1990 yılından bu yana Barrister’lar ile Solicitor’lar aynı çalışma alanlarında hizmet arzında bulunabilmektedirler. Ancak, bu durum ülkede yerleşmiş bulunan Barrister, Solicitor ayrımını etkilememiştir ve davalar çoğunlukla bu konuda daha nitelikli bir eğitimden geçen Barristerlar tarafından takip edilmektedir.
Avukat adayı olabilmek için yeterliliği standartlarla belirlenmiş bir hukuk fakültesinden mezun olmak ya da başka bir fakülteden mezun olup da bazı ek sartları yerine getirmek gereklidir.
Üniversiteden sonra mezunların, “Legal Practice” (LPC) kursunu tamamlamaları gerekir. Bu kurs, hukuk fakültelerinde (Law schools) yapılır. İngiltere’de toplam yirmi sekiz adet hukuk okulu bulunmaktadır. Hukuk okullarına devam etmek isteyen mezunlar ücret ödemektedirler. Ücretler, okuldan okula farklılıklar göstermekle birlikte 5000 ve 8000 sterlin civarındadır. Kurslar, pratik ve teorik dersler olmak üzere iki bölümden oluşur. Pratik bölüm, dava inceleme, mahkemede dava sürecini yürütme becerisini kazandırmaya yönelik derslerden oluşur. Süresi bir akademik yıldır. İki yıl yarı zamanlı da tamamlanabilir. Kurs final sınavı ile sona erer. Bu sınav, hukuk eğitimi konusunda kurumsallaşmış ve Baroları da içeren ancak daha geniş kapsamlı katılımlarla yapılandırılmış Law Society (Hukuk Kurumu) tarafından yapılır.
Profesyonel Staj bölümü, Hukuk Pratiği kursunu (LPC) tamamladıktan sonra, iki sene boyunca Trainee Soliciter (Soliciter Stajyeri) olarak çalışmayı gerektirmektedir. Stajyerler, bir hukuk bürosunda Law Society’nin belirlediği standartlara göre eğitilir. Bunun yanında Professional Skills Course’larına (Profesyonel Beceri Kurslarına) katılmak ve bunu belgelendirmek durumundadırlar. Bu kursta; muhasebe, personel yönetimi ve hukuk bürosu veya şirketi yönetimi öğretilmektedir. Hukuk bürolarında staj yapabilmek oldukça zordur. Tüm mezunları kabul edecek yeterli sayıda hukuk bürosu bulunmamaktadır. Çünkü, hukuk bürolarının stajyer kabul usul ve esasları ve denetimleri resmi olarak belirlenmiştir. Hukuk büroları Solicitor stajyerleriyle ‘’Training Contract’’ adı verilen eğitim sözleşmesi yaparlar ve genellikle stajyerlerin LPC masraflarını da öderler. Bir hukuk bürosuyla Training Contract yapmak için, genellikle öğrenimin ikinci yılından itibaren müracaat edilebilir. Tüm stajyerler eğitim sözleşmesi yapamaz. Hukuk büroları eğitim sözleşmesi yapacakları adayları kendileri belirlerler.
Stajyerler (Adaylar) iki yıl solicitor stajyeri olarak çalıştıktan sonra, Master of the Rolls (Solicitor Ruhsatnamesi) olarak çalışma iznine hak kazanırlar. (Admission to the Roll ).
Barrister olabilmek için stajyerlerin, İngiltere’deki dört Inn of Courts’lardan (geniş kapsamlı işlev ve etkinlikleri olan dernek, vakıf, klüp karışımı meslek birlikleri) birine müracaat etmeleri gerekmektedir. Inn of the Courts’lardan herhangi birine üye olmak zorunludur. Bu üyelikten sonra, stajyerlerin sekiz adet hukuk okullarından birinde “Bar Vocational Course’’ Baro Mesleki Kurslarını (BVC) tamamlamaları gerekmektedir.
BVC eğitimi bir yıl sürer. Kursun %40’ı teorik hukuk bilgisi (Özellikle Usul Hukuku) %60’ı pratik hukuk becerilerinin aktarılmasına yöneliktir. BVC’de stajyerler, usul ve delil konuları ve bunları hazırlama yeterlilik ve becerisi öğrenirler. Pratik bölüm, video çekimli de olabilen sanal mahkemelerde rol alma, dava dosyalarının hazırlanması ve sözlü sunumlar, genel yazma becerisi, mütaala yazma ve yazılı danışmanlık becerisi, müvekkillerle görüşme becerisi, uzlaşma ve müzakere becerisi kurslarından oluşur. Bunun yanında Inns of Court’larda düzenlenen etkinlik ve seminerlere katılmaları zorunludur. Bu etkinlik ve seminerler, yemek ve benzeri sosyal etkinlikleri de kapsar. Teorik bölümde ise; stajyerler, medeni ihtilaflar ve kanun yolları, ceza hukuku ve cezaların tayini, delil, mesleki etik ve altı ders arasından öğrencilerin kendilerinin belirleyeceği iki seçimlik ders alırlar. BVC kursu yedi bin ile on bin sterlin arasında masraf gerektirir.
Tüm bu süreçten sonra, pupillage (somut stajyerlik) kursuna başlanılabilir. Koşullar barodan baroya değişir. Tüm barolar, baro konseyi standartlarına uymak zorundadır. Bu standartlar Elyas Raporu adı verilen resmi raporda belirlenmiştir. Bu eğitim toplam on iki ay sürer. Stajyerler, pupillage’de deneyimli bir barrister’ın (Pupil Master) denetimi altında çalışır. Eğitimin ilk altı ayında, stajyer kendi pupil master’ına asistanlık yapar. Daha sonraki altı ayda da, kendi Gözetimcisinin gözetimi altında, bağımsız olarak dava dosyaları hazırlayabilir. Bu çerçevede stajyerlere sekiz yüz sterlin civarında bir maaş ve işle ilgili makul miktarda seyahat masrafları da ödenir. Baroların stajyer fonu da vardır.
Son aşamada ise, stajyer baroya kabul edilir (call to the Bar).
VIII. Türkiye’de Avukatlık Stajının Sorunları
Bu açıdan ülkemizde staj eğitimi büyük sorunlar içindedir. Bu sorunlar, zaman zaman, haftada bir göstermelik olarak atılan imzalarda somutlaşan mahkeme devam çizelgelerinin tutulması ile aşılamaz. Hukuk Fakültesini bitiren her kimsenin başka mesleklere de yöneldiği ve avukatlığın hukuk fakültesi mezunu olmaktan farklı ve ek pekçok bilgisel ve davranışsal nitelikler gerektirdiği gözönünde tutulacak olursa, staj eğitiminin önemi anlaşılır. Ülkemiz açısından, staj eğitim merkezlerinin her ilimizde bulunmaması, bu anlamda büyük bir eksiklik kabul edilmelidir. Yine, bu eğitim merkezleri, bir okul biçiminde değil, haftada bir devam edilen kısa süreli ve sistemsiz olarak yapılandırılmıştır. Çoğu zaman yargıçlar, kendi iş yüklerinin de mecbur kıldığı bir kayıtsızlık içindedirler. Avukatlık bürolarında staj kısmı ise, çoğu zaman ücretsiz bir biçimde “getir götür işi” yapmaktan ibaret hale gelmiştir. Hiçbir kurum; avukatları, yanlarında staj yapan avukat adaylarını nasıl yetiştirdikleri hususunda denetlememektedir. Zaten böyle bir stajın standartları da belirli değildir. Bu anlamda, İngiltere’den ders almak ve Barolarca kurulan komisyonlarca staj eğitimini nasıl verdikleri konusunda stajyer bulunduran avukatları da denetlemek gerekmektedir. Mezuniyet sonrası en az bir yıl devam edilecek avukatlık okulları, her ilde kurulmalı, bu okullar, üniversite ve baroların işbirliği ile yürütülmeli ve her koşulda, avukat olabilmek için adaydan belirli bilgisel ve davranışsal yeterlilikleri saptayan bir süreç ihdas edilmelidir. Hukuk Fakültesini bitirmek hiçbir zaman, doğrudan avukat olmak için yeterli kabul edilmemelidir. Ülkemizde, bir avukat adayının hakim adayından daha kısa sürede stajını bitirmesi olgusu eleştirilmelidir. Bu durum, avukat adayının eğitim sürecinde edinmesi gereken nitelikleri eksik bıraktığı gibi, yargıçlar ile avukatlar arasında bir “üstünlük” farkına da yolaçmaktadır. Yargılama hukukunda geçerli olan “silahların eşitliği” ilkesi, bu anlamda, daha az süreli ve çok daha sistemsiz eğitim alan, eğitim süreci içinde, yargıç adaylarından farklı olarak hiçbir ücret ve sosyal güvencesi bulunmayan avukat adayları aleyhine ihlal edilmektedir.
IX. Sonuç ve Baroların Stajyer Avukatların Eğitim Sürecindeki Rolü ve Sağladığı İmkanlar
Yukarıda incelediğimiz gibi, Kıta Avrupa’sı ülkelerinin belli başlıları arasında bu açıdan bir uyum yoktur. Federal Almanya gibi bazı ülkeler, Adalet Bakanlığı gözetiminde yürütülen süreç içinde gelişmiş imkanları stajyerlere sağlamışlardır. Ancak ülkelerin genelinde, stajyerlere baro veya yanında staj yaptıkları avukatlar tarafından herhangi bir imkan sağlanması takdire bağlıdır. Anglo-Sakson ülkelerinde genel olarak çeşitli kredi vb. olanaklar yaratılarak başarılı avukat adaylarına parasal olanaklar sağlanmaktadır. Stajyerin durumunu düzeltmek için ülkemiz açısından savunulabilecek görüş, stajyerleri destekleyen fonların kurulması ve ülkemizde her il için homojenize edilmesidir. Kredi uygulaması da önemlidir. Yine, Barolar Birliği ya da tek tek baroların kamu kurumları ve yerel idarelerle işbirliğine giderek onları, stajyer avukatlara destek olma yolunda motive etmesidir. Bu çerçevede Ankara Barosu’nun son yıllarda görülen örnek uygulamaları bulunmaktadır. Stajyerlere sağlanan eğitim imkanları bakımından Ankara Barosu’nun örnek teşkil edecek yerinde uygulamaları vardır. Ama sorun, bir tek baroyla çözülecek değildir. Bir baronun, herhangi bir saglık sigorta şirketi ile anlaşıp stajyer avukatlar için prim ödeme indirimleri sağlaması gibi adımlar dahi son derece önemlidir ama bu gibi uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır. Yine ulaşım, kira vb. yardımlar genel ve kapsamlı bir fon kurulana dek ilgili kurumlarla iletişime geçerek sağlanabilir. Ayrıca, tüm bunlar yapılamayacak ise, hic olmaz ise, stajın mahkeme ve avukat yanında staj bölümleri tam zamanlı olmaktan çıkarılarak stajyere geçimini sağlaması için çalışma imkanı tanınmalıdır. İncelediğimiz hicbir ülkede ülkemizde geçerli olduğu şekilde çalışma yasağı bulunmamaktadır. Eğer çalışma yasağı var ise, ilgili ülke mutlaka stajyerin geçimini sağlayacağı koşulları yaratmayı amaçlar görünmektedir.
Ülkemizde hem hukuk eğitimi hem de avukatlık stajı eğitimi kapsamlı bir reform gereksinimi içindedir. Bu reformda barolara son derece büyük bir rol ve sorumluluk düşmektedir. Avukatlık mesleği, evet, bir serbest meslektir. Ama aynı zamanda kamusal sormlulukları olan bir meslektir. Bu ağır kamusal sorumluluğu alabilecek kapasitesi gelişmiş ve donanımlı olduğu kadar meslek etiğine de saygılı avukatların yetiştirilmesi çok önemlidir.
KAYNAKÇA
ALMANYA
Barton, Stephan/Jost, Fritz/Lindemann, Michael/Schumacher, Thorsten.
Anwaltsorientierung im rechtswissenschaftlichen Studium. Verlag Dr. Kovac.
Hamburg 2000.
Barton, Stephan/Jost, Fritz. Die inhaltliche Neuausrichtung des rechtswissenschaftlichen
Studiums.Verlag Dr. Kovac. Hamburg 2003.
Hommelhoff, Peter. Zur Umsetzung der Juristenausbildungsreform 2003 auf Laenderebene. in: Festschrift für Gerhard Otte. Sellier European Law Publisher. München 2005.
Merkblatt des Oberlandesgerichts Köln Stand 2003.
Schöbel, Heino. Das Gesetz zur Reform der Juristenausbildung- Ein Zwischenbericht. in: Jus 2004. 847 vd.
FRANSA
Gruber, Joachim. Ein Blick auf die französische Anwaltschaft. Zeup 2005. 59 vd.
Henssler, Martin. Das Jurastudium und Anwaltsschule in Frankreich: Anwaltsinstitut der Universitaet zu Köln.
Weber, Klaus. Juristenausbildung in Frankreich.
İTALYA
Hirte, Heribert/Mock, Sebastian. Die Juristenausbildung in Europa vor dem Hintergrund des Bologna-Prozesses. in: JUS Beilage 12/05. S.3 vd.
İNGİLTERE
Beaty, Colin, Becoming a solicitor- the formal training and examinations,the Ivenhoe Career Guide to the legal profession. 1997. S.119,122.
Bernstorff, Christoph Graf von. Einführung in das englische Recht. 2.Auflage. München 2000
Binder, Peter. Rechtsstudium in Grossbritanien. 2001
Reynold, Heinrich. Studium und Ausbildung der englischen Juristen. DRİZ 1973,149 vd.
İSPANYA
Hirte, Heribert/Mock, Sebastian. Die Juristenausbildungin Europa vor dem Hintergrunddes Bologna-Prozesses. in: Jus Beilage 12/05. S.3 vd.
Kaysers, Konstantin. Jurastudium und LL.M. in Spanien-Erfahrungen und ein Überblick. in: JUS Magazin 2/05 S. 22 vd.
ABD
Gehringer, Axel. ABD’de Hukuk Öğrenimi, Hukukçu Eğitimi ve Sorunları, Hukuk Öğretimi ve Hukukçunun Eğitimi. in: Türkiye Barolar Birliği Dergisi.
0 yorum:
Yorum Gönder